Değerli Konut Vergisi Nedir Ve İtiraz Süreci Nasıl Yürütülmelidir?
2019, Erdemir&Özmen Avukatlık OrtaklığıDeğerli Konut Vergisi Nedir Ve İtiraz Süreci Nasıl Yürütülmelidir?
Değerli Konut Vergisi, 07.12.2019 günlü Resmi Gazetede yayımlanan ‘’Torba Yasa’’ ile 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nda yapılan değişiklikle ihdas edilen bir vergi türüdür. 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 42’nci maddesinde Değerli Konut Vergisi şu şekilde tanımlanmıştır:
“Türkiye sınırları içinde bulunan mesken nitelikli taşınmazlardan bina vergi değeri veya Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen değeri 5.000.000 Türk lirası ve üzerinde olanlar değerli konut vergisine tabidir.”
Yeni yasal düzenleme ile hayatımıza giren, birçok yönü ile eleştirileri beraberinde getiren Değerli Konut Vergisi’ne yönelik tebligatlar üzerinden çok kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen ilgililere gönderilmeye başlanmıştır. Tebligatların yapılması ile birlikte 15 günlük itiraz ve 30 günlük dava açma sürelerinin işlemeye başladığı gözetildiğinde gerekli hazırlıkların vakit kaybetmeksizin yapılması gerekliliği hâsıl olmuştur.
Yapılacak itirazın reddi halinde ise Vergi Mahkemesi’nde ikame edilecek yürütmenin durdurulması talepli davada, aynı itiraz sebeplerinin ayrıntılarına yer verilmeli, özellikle itirazlar aynı taşınmaza ilişkin bağımsız değerleme kuruluşundan alınan değerleme raporu ve sair belgeler ile desteklenmelidir.
İşbu vergiye süresinde itiraz edilmemesi ve dava açılmaması halinde Değerli Konut Vergisi’nin kesinleşmesi yanında ayrıca Emlak Vergisi’nin de idarece belirlenen değer üzerinden tahakkuk ettirilmesi riski doğmaktadır.
Vergiye Tabi Olan Taşınmazlar
Yasal mevzuata göre Değerli Konut Vergisine tabi mesken nitelikli taşınmazların değeri;
5.000.000 TL ile 7.500.000 TL arasında olanlar için Binde 3
7.500.001 TL ile 10.000.000 TL arasında olanlar için Binde 6
10.000.001 TL’yi aşanlar için Binde 10
oranında Değerli Konut Vergisi’ne tabidir.
İşbu verginin mükellefi ise mesken nitelikli taşınmazların maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa mesken nitelikli taşınmazın maliki gibi tasarruf edenlerdir.
Belirtmek gerekir ki ilgili maddenin ikinci fıkrası ise paylı mülkiyet ile elbirliğiyle mülkiyet hallerinde değerli konut vergisinde mükellefiyet durumunu düzenlemiştir. Buna göre mesken nitelikli taşınmaza paylı mülkiyet şeklinde malik olanlar, hisseleri oranında mükelleftir. Elbirliği ile mülkiyet halinde ise malikler vergiden müteselsilen sorumlu olacaktır.
Emlak Vergisi Kanunu’nun 46’ ncı maddesinde Değerli Konut Vergisinden muafiyet hususu da ayrıca düzenlenmiştir.
İtiraz Ve Dava Süreci
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nce (TKGM) yapılan veya yaptırılan değerleme sonucunda değeri 5 milyon TL ve üzerinde olan mesken niteliğindeki taşınmazlar TKGM’ nün internet sitesinde ilan edilmekte ve ilgilisine ayrıca tebliğ olmaktadır.
Tebliğ tarihinden itibaren 15’ inci günün sonuna kadar TKGM’ ne itiraz edilmeyen mesken nitelikli taşınmazların değeri kesinleşmektedir.
Süresi içinde yapılan itirazlar 15 gün içinde değerlendirilerek sonuçlandırılacak ve kesinleşen değer, aynı usulle ilan ve ilgilisine tebliğ edilecektir.
İtirazın idarece reddi halinde ise 30 gün içerisinde yürütmenin durdurulması talepli olarak vergi mahkemesi’ nde dava açılmalıdır. Bu davada yetkili mahkeme, beyanname verilerek tahakkuk fişinin düzenlendiği yer vergi dairesinin bulunduğu ildeki mahkemelerdir. Görevli mahkeme ise vergi mahkemeleridir.
Sonuç olarak; Anayasa m.2’ belirtildiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına saygılı hukuk devletidir. 7149 sayılı Kanunla getirilen değerli konut vergisi düzenlemesi, “hukuk devleti” ilkesine aykırıdır.
Zira bir hukuk devletinde; hukuki denetim mekanizmaları etkin olmalı, kamu otoritesi hukuk kuralları çerçevesinde tasarrufta bulunmalı, takdir yetkisini kullanırken ölçüsüz ve keyfi hareket etmemelidir.
Değerli konut vergisi gibi öngörülemeyen, sınırı ve sonu belli olmayan, her gün bir yenisi icat edilebilecek düzenlemelerle mülkiyet hakkına ağır şekilde müdahale edilmesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ne Ek 1. Protokol’ün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesi ve “Mülkiyet hakkı” başlıklı Anayasa m.35 ile korunan mülkiyet hakkının ihlali sebebiyle Devletin tazmin sorumluluğuna sebep olabilecektir.
Bu itibarla vergi tebligatlarının yapılması ile birlikte 15 günlük itiraz ve 30 günlük dava açma sürelerinin işlemeye başladığı gözetildiğinde gerekli hazırlıkların vakit kaybetmeksizin yapılması gerektiği kanaatindeyiz.