Sosyal Medya Aracılığı İle Hakaret Ve Cezai Yaptırımı
2019, Erdemir&Özmen Avukatlık OrtaklığıSosyal Medya Aracılığı İle Hakaret Ve Cezai Yaptırımı
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte sosyal medya hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Sosyal medya ile birlikte kişiler her ne kadar düşüncelerini, kişisel bilgilerini, fotoğrafını ve hayata dair anlarını özgürce ve anlık olarak paylaşabilse de bu hızlılık ve kolaylık aynı zamanda kişiler için bir tehdit oluşturmaktadır.
Bir paylaşımla ilgili düşüncelerin bu denli hızlı ve kolay bir şekilde dile getirilmesi bazen kişileri hakaret ve tehdit suçları ile karşı karşıya getirmektedir.
Hakaret suçu Türk Ceza Kanunun 125. Maddesinin 1. Fıkrasında;
“Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.”
şeklinde tanımlanmıştır.
Anılan maddenin 2. Fıkrasında ise;
“Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.”
şeklindeki hükümle hakaret suçunun sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile işlenmesi hakaret suçunun temel şekli ile aynı tutulmuştur.
Suçun kanuni tanımından anlaşıldığı üzere somut fiil ya da olgu isnat edilmesi veya sövülmesi şayet objektif olarak muhatabının onur, şeref ve haysiyetini rencide edebilecek derecede ise hakaret suçu kapsamında değerlendirilebilecektir. Önemle belirtmek gerekir ki; eleştiri mahiyetindeki söylemler bu suçun kapsamın dışındadır. Diğer bir anlatımla söz konusu söylemler kişinin onur, şeref ve haysiyetine saldırı niteliğindeyse artık TCK 125 anlamında hakaret suçu oluşmuş demektir.
TCK md. 125 ile suçun kanuni tanımına uyan fiiller, internet ya da sosyal medya aracılığı işlenmesi bakımından herhangi bir ayrıma tabi tutulmaksızın cezai müeyyideye tabi tutulacaktır. Ancak söz konusu suç şikâyete tabi bir suç olması sebebiyle soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin başlaması için mağdurun şikâyette bulunması gerekmektedir.
Hakaret suçunun faili ya da mağduru herkes olabilir. Ancak suçun mağdurunun belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Buradan anlaşılması gereken suç isnat eden fiil/fiillerden kimin kastedildiğinin herkes tarafından anlaşılmasıdır. Yargıtay yerleşik içtihatları uyarınca belirlenebilirlik kriteri ortalama bir kişinin suç niteliğinde fiilleri gördüğü anda sözlerin muhatabını anlayıp anlamayacağı olarak değerlendirilmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/2955 E. 2016/8684 K. Ve 26.12.2017 Tarihli kararı)
Hakaret suçu kişinin yüzüne karşı veya gıyabında işlenebilir. Anılan maddenin gerekçesinde “kişiyi muhatap alan mektup, telefon, telgraf ve benzeri araçlarla yapılan hakarette huzurda olarak cezalandırılır.” cümlesi yer almaktadır. İnternet üzerinden hakaret e posta, görüntülü konuşma, anlık mesajlaşma yoluyla ya da sosyal medya aracılığıyla paylaşımlar üzerinden alenen de işlenebilir.
Suçun alenen işlenmesi durumunda 125. maddenin 4. fıkrası uyarınca verilecek ceza altıda biri oranında artırılacaktır.
Sosyal medya aracılığı ile işlenen hakaret suçu bakımından kişileri en çok endişelendiren söz konusu fiillerin kim tarafından gerçekleştiği ve bunun ispatı hususudur. Öncelikle hakaret niteliğindeki fiilin hangi bilgisayardan gerçekleştiği noktasında bilgi veren IP bilgisinin tespit edilmesi gerekmektedir. IP numarasının tespiti savcılık tarafından yapılacak inceleme ile ortaya çıkmaktadır. Merkezi Amerika Birleşik Devleti olan Facebook, twitter, instagram, youtube gibi sosyal paylaşım siteleri IP adreslerini 90 gün süreyle saklamaktadır. Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün, “İnternet Ortamında İşlenen Suçlarda Uluslararası Ceza İstinabe İşlemleri” başlıklı yazısında yer verdiği, “ABD mevzuatına göre (18 U.S.C. § 2703 - f ) internet ortamında işlenen suçlara dair trafik bilgileri, yer sağlayıcılar veya erişim sağlayıcılar tarafından 90 gün süreyle saklanmaktadır. Bu süre içinde resmi otoritelerce başvurulduğunda anılan saklama süresine 90 gün daha ilave edilmektedir.” açıklamaları uyarınca bu sürelere dikkat edilerek IP adresinin tespit edilmesi ve delillerin toplanması gerekmektedir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/4151 E. 2016/259 K. Ve 13.01.2016 Tarihli Kararı)
Kaynakça
1) Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/2955 E. 2016/8684 K. Ve 26.12.2017 Tarihli kararı
2) Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/4151 E. 2016/259 K. Ve 13.01.2016 Tarihli Kararı