Startup Hukuku
Startup, Türkiye’de son zamanlarda giderek artan bir iş modeli kavramıdır. Sıfırdan bir fikirle başlayan girişimcinin şirket kurarak işlerini yürütmesi olarak değerlendirebilir. Yeni fikirler teknolojik gelişmeler ve toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde girişimcinin kafasında şekillendikten sonra, gerekli yatırımlar sağlanabilirse uygulamaya konulabilmektedir. Ancak burada değinilmesi gereken hususlar; yeni bir fikrin nasıl korunacağı, startupın girişimci ve yatırımcı açısından değerlendirilmesi, kurulacak şirketin nasıl kurulması gerektiği gibi temel problemlerdir. Bu noktada hayatımıza yeni bir kavram olarak “startup hukuku” girmektedir.
Startup (Girişimcilik) Hukuku ise Bilişim Hukuku, Şirketler Hukuku ve Fikri Mülkiyet Hukukunu barındıran, bahsettiğimiz gibi girişimcilik sektörünün etkisiyle ortaya çıkmış yeni bir hukuk dalı olarak nitelendirilmektedir. Girişimler, faaliyet gösterdikleri alanların hukuk kuralları ile de doğrudan etkileşim halinde olduklarından girişim hukuku alanı giderek genişlemektedir. Girişim yapılabilecek alan sınırsız olunca, E- Ticaret Hukuku, İş Hukuku, Kişisel Verilerin Korunması ve Vergi Hukuku da kendiliğinden bu alan ile ilgilenenlerin hayatının bir parçası olmaktadır.
Girişimci için Yol Haritası
Girişimciliğin içerisinde yeni bir fikrin doğumu söz konusu olduğundan söz konusu girişimi hayata geçirmeden önceki düşünsel aşamalar dışında birtakım hukuki aşamalar da söz konusu olmaktadır. Bu aşamalar fikrin taklit edilmesinden korunması için fikri mülkiyet hukukunun uygulama alanı bulmasından başlamakta, içerisinde bilişim hukuku, sözleşmeler hukuku, kişisel verilerin korunması hukukunu barındırmakta ve satış aşamasına gelindikten sonra fikrin satımı ile veya yeni bir şirket kurulumu ile ya da yatırımcı şirketlerin kimi zaman hisse devralması ile ticaret hukukunun uygulama alanı bulması ile sonlanmaktadır.
Yeni Fikrimi Nasıl Koruyabilirim?
Yeni bir fikir bulmak düşüncesi heyecanlı olduğu kadar, fikrin orijinal olup olmadığı, nasıl korunacağı, bu fikrin gerçekten hayata geçirilmesinin mümkün olup olmaması, gerekli yatırımın sağlanıp sağlanamayacağı gibi birçok düşünceyi de beraberinde getirmektedir. Bu kapsamda Türk hukukunda Fikri Mülkiyet Kanunu çerçevesinde temel koruma sistemlerine marka patent ve faydalı model kavramları kapsamında aşağıda kısaca değineceğiz.
Marka
Markanın esas işlevi bir işletmenin mal veya hizmetlerinin, bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlamaktır. Marka hakkı alındıktan sonra tescili zorunlu olmamakla beraber tescil edildiğinde sahibine birtakım korumalar sağlamaktadır. Girişimciler için ise, ilk kez kendi ürettikleri mal veya hizmetlerini hedef kitlelerine sunmaya başlamaları ve başarı kazanmaları sonrasında aynı veya benzer isimler altında rakiplerin oluşmasının engellenmesi amacıyla marka hakkının sağladığı tescil ve koruma büyük bir önem taşıyabilmektedir.
Markanın Tescil Süreci Ve Markanın Tescil Edilmesi
Marka başvuruları ilk olarak şekil yönünden incelenmektedir. Şekil incelemesi, herhangi bir evrak eksikliği veya hata olup olmadığına bakılmasından ibarettir. Şekil yönünden inceleme tamamlandıktan sonra, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5. Maddesi uyarınca mutlak ret sebeplerinin olup olmadığına ilişkin inceleme yapılır. İşaretin marka olarak tescilinin mümkün olmadığı hallerde başvuru, tescili talep edilen mal ve hizmetlerin tamamı veya bir kısmı için reddedilmektedir. Mutlak ret sebebi veya başvuru şartlarında şekli bir eksiklik yoksa ilgili marka başvurusu Resmi Marka Bülteni’nde yayımlanır. Bülten’de yayımlanmasının ardından, bu markalara yayımdan itibaren 2 ay içerisinde itiraz edilebilir.
Tescil ettirmek istenen markanın başka biri tarafından önceden tescil edilmesi halinde, önceki marka sahibinin başvurunun tesciline açıkça muvafakat ettiğini gösterir belgenin sunulması üzerine yeni marka başvurusu ret edilemeyecek ve bu husus mutlak ret sebeplerinin istisnasını oluşturulacaktır.
Patent
Kişinin buluş vasfı taşıyan bir fikir geliştirmesi ve bunun tescile engel bir husus taşımaması halinde patent hakkı doğacaktır. Patent hakkının doğduğunun kamuya duyurulmasından itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi vardır. Şayet bu 1 yıl içerisinde kuruma başvurulmaz ise patent hakkı kaybedilecektir. Her buluşa patent verilmemekle birlikte patent verilemeyecek buluşlar ve konular aşağıdaki maddelerde sıralanmıştır.
- Bilimsel teori, keşif ve matematik metotları,
- Zihni, ticari ve oyun faaliyetlerine ilişkin plan, usul ve kurallar;
- Edebiyat eseri sanat eseri, bilim eseri, estetik özelliği olan yaratmalar, bilgisayar yazılımları;
- Bilgi derlemesi, düzenlenmesi, sunumu ve iletimi ile ilgili teknik yönü olmayan usuller;
- İnsan veya hayvan vücuduna uygulanacak cerrahi ve tedavi usulleri ile insan, hayvan vücudu ile ilgili teşhis usulleri.
Görüldüğü üzere mevzuatımızda bilgisayar yazılımlarına patent alınmayacağı açıkça belirtilmiştir. Ancak bu yazılımların korumasız kalması sonucunu ortaya çıkarabilecektir. Bu sebeple bilgisayar yazılımları üzerinde telif hakkı sahibi olunabilir.
Patent bakımından incelemesiz ve incelemeli olmak üzere iki tür tescil sistemi olup her iki sistemin de tescil edilerek koruma süresi üç yıldır. İncelemesiz olarak yapılan başvurunun koruma süresi başvuru tarihinden itibaren yedi yıldır. Yedi yılın sonunda buluş konusu ürün yada yöntem anonim olur ve patent hakkı sona erer. İncelemeli sistemde ise koruma süresi yirmi yıldır.
İş Modeli Tescili (Faydalı Model)
Yeni olan ve sanayiye uygulanabilen icatların sahiplerine on yıllık süre içerisinde icat konusu ürünlerini üretme ve pazarlama hakkının tanınmasına faydalı model denilmektedir. Faydalı model, icadı yapan kişiye, buluşunu topluma açıklaması karşılığında, icadı üzerinden belirli bir süre için kişiye özel hak tanıyarak korunmasını sağlayan ekonomik olarak değeri olan bir belgedir. Faydalı Model başvurusunda bulunmadan önce buluş, faydalı model verilebilirlik şartları açısından araştırılmalıdır.
Faydalı model belgesi patent belgesine oranla hem masraf hem de zamandan tasarruf açısından daha elverişli olup küçük işletmelerin buluşlarını hayata geçirebilmeleri bakımından idealdir. Faydalı model koruması, ihlal fiillerine karşı, patent korumasına göre daha çabuk hayata uygulanacak şekilde düzenlemesi yapılmıştır. Ülkemizde faydalı model tescil başvuruları Türk Faydalı model ve Marka Kurumu nezdinde yapılmakta olup başvuru aşamaları aşağıdaki gibi olacaktır:
- TürkPatent nezdinde gerekli başvuru ücreti yatırılarak başvuru yapılır, akabinde başvuru görevli faydalı model uzmanları tarafından şeklen incelenir.
- Araştırma raporu hazırlanır. Bu rapor buluşun tescil edilebilir olup olmadığına karar vermedeki ilk aşamadır. Araştırma raporundan sonra inceleme raporu başvuru sahibinin talebi üzerine hazırlanır.
- Araştırma raporu sonucunda tescil edilebilir olduğu belirlenen başvurular için başvuru sahipleri ücretinin yatırarak faydalı model belgesinin düzenlenmesini ve faydalı modelin tescilini talep edebilmektedirler.
- Başvuru Yayımı, kural olarak başvuru tarihinden itibaren 18 ay geçtikten sonra yapılmaktadır ancak başvuru sahibi, faydalı model başvurusu yapılırken doldurulan başvuru formundaki erken yayım ile ilgili kısmı doldurmuşsa ya da sonraki süreçte Erken Yayın Talep Formu ile talepte bulunmuşsa 18 ay geçmeden de başvurunun yayımlanmasını talep edebilir.
- Araştırma raporunun başvuru yayımından önce hazır olması halinde, araştırma raporu başvuru ile birlikte yayımlanır. Araştırma raporu, başvuru yayımından sonra hazırlanmışsa, başvurudan ayrı olarak yayımlanır.
- Başvuru yayımınnın amacı üçüncü kişilerin, faydalı model başvurusuna konu olan buluşun faydalı model verilebilirliğine ilişkin olarak TürkPatent’e başvurabilmesini sağlamaktır.
Şirket Kurulma Aşaması
Girişimciler açısından şirket kurulma aşaması en az masraf yapılarak tamamlanacak ve sonrasında en az sorumluluk doğuracak şekilde yapılmalıdır. Bu kapsamda, girişimci kolektif ve komandit olmak üzere şahıs şirketlerini veya limited ve anonim olmak üzere sermaye şirketlerini tercih edebilir. Tarafımızca sorumluluk açısından şahıs şirketlerinden ziyade sermaye şirketi kurularak startupın hayata geçirilmesi daha uygun bulunmakta olup sermaye şirketleri hakkındaki avantajlara kısaca değineceğiz.
Limited Şirket Bakımından
Limited şirketin kurulması sırasında yapılacak masraf ortak sayısına, sermaye miktarına, müdür sayısına göre değişmektedir. Söz konusu sermaye miktarı ortaklar tarafından bankaya bir kısmını bloke ettirmeden 2 sene içerisinde tamamlanmalıdır. Ortakların sorumluluğu ise sadece taahhüt ettikleri esas sermaye miktarını ödemekle sınırlı olup şirket borçlarını kapsamamaktadır.
Ancak Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun “Limited şirket ortakları şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olur ve bu kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulur” şeklinde hüküm barındırmaktadır. Bu sebeple her ne kadar sermaye şirketi olduğundan ortakların sorumluluğu olmadığı düşünülse de işbu hüküm gereğince ortakların doğrudan sorumluluğu doğacaktır. Girişimci açısından bu hüküm sorumluluk doğuracağı için dezavantaj taşıyacak denilebilecektir.
Anonim Şirket Bakımından
Anonim şirketin kurulması masraf bakımından limited şirkete göre daha dezavantajlıdır. Çünkü anonim şirket kurulması sırasında taahhüt edilen esas sermayenin 4’te birinin bankada bloke edildikten sonra kalan kısmının 2 sene içinde tamamlanması gerekmektedir. Limited şirket de ise bankada herhangi bir meblağ bloke edilmesine gerek bulunmamaktadır.
Ortakların sorumluluğu açısından ise ortaklar yalnızca taahhüt ettikleri esas sermaye payından sorumlu odluğu için limited şirkete nispeten daha avantajlı bir durum söz konusudur. Anonim şirkette yönetim kurulu ise kanundan veya esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ancak kusuru ile ihlal ettiği takdirde sorumlu olacaktır. Girişimci açısından anonim şirket, kuruluş masrafları ve sabit giderleri bakımından oldukça masraflı gibi gözükse de girişimcinin girişiminin olumsuz sonuçlanması halinde en az sorumluluk ile bu durumdan kurtulmasını sağlayacaktır. Aynı zamanda anonim şirketlerde vergi istisnası söz konusu olduğu için hisse senedi veya ilmühaber basılması halinde gelir vergisi ödenmeyecektir.
Yazımızda girişimciler bakımından bir yol haritası çizilerek yeni bir fikir sahibi kişinin bu fikri nasıl koruyup geliştirebileceği hukuki açıdan irdelenmiştir. Girişimci fikri için avantaj ve dezavantajları göz önünde bulundurarak kendisini sorumluluktan uzak tutacak ve fikrini en sağlam şekilde geliştirebileceği yolu tercih edecektir. Konunun birçok hukuki dalla iç içe olması ve birçok aşaması bulunması nedeniyle uzman hukuki görüş ve desteğiyle süreç kolaylaştırılarak gelişim daha kolay sağlanabilecektir.